21 Eylül 2007 Cuma

Okurları Hürriyet'i topa tutmalı!


Yazacaklarımın kolay şeyler olduğunu biliyorum… Hürriyet okurlarının –klavyenin başına geçseler- benim şimdi karalayacağım şeylerden çok daha iyisini yazabileceklerini de tahmin ediyorum.
Yazacağım şeylerin “yeni” bir yanı da yok; yok, çünkü birkaç yıl önce daha beterine de şahit olmuştuk.
Daha beteri, yani bir “çocuk pornosu” haberinin yanına bir “çocuk pornosu” fotoğrafının (basbayağı) iliştirilmesi.
(Yeri gelmişken: Ben bu “suç üstü” halini Basın Konseyi’ne götürdüğümde, konseyin Hürriyet’e bir madalya takması eksik kalmıştı! O da öyle bir konsey işte…)
Tekrarlayacak olursam, bu işler eskiden de kötüydü. Ama sanki, Bild ile yoldaşlık bizimkini daha bir yoldan çıkardı gibi.
Yok yok vazgeçtim, bu tahmin yerinde bir tahmin olmadı. Çünkü işi buraya kadar vardırmayı Bild de akıl edemez; akıl etse de cesaret edemez…
Sen kalk 17 yaşındaki bir gencin başından geçenleri gazetenin alnına yerleştir…
Bild bunu yapabilir mi? Bild’e bunu yaptırırlar mı?
Okurlarının gözüne dayasın “ölü spermler” hikayesini de görsün bakalım başına neler gelecek?
Peki ya 13 yaşındaki bir çocuğun savcılıkta verdiği ifadeye “ulaşmak” ve onu da olduğu gibi gazeteye taşımak?
Utanmazlığın böylesi Bild’in aklının ucundan bile geçmez-geçemez.
Sen tut, 13 yaşında bir kız çocuğunun savcıya verdiği ifadeyi gazetende “çocuk pornosu” formatında pazarlamaya çalış.
Utanmazlığın böylesi….
Bunu Bild yapsa kim bilir neler gelir başına…

Başına gelecekler bir zamanlar başını ağır Alman entellektüellerin çektiği bir “anti-Bild” kampanya ile de bitmez. Bu utanmazlık –hiç şüphesiz- gazeteyi “okunması kolay” diye tercih eden derin Bild okurlarını da hemen o saat ayağa kaldırır.
İnanmıyorsa Bild’in genel yayın yönetmeni olan arkadaşına sorsun şu soruyu da alsın cevabını:
Bizim yaptığımızı siz de yaparsınız değil mi? Madem ki memleketiniz Almanya (yani Batı, yani AB, yani “her şeyin” serbest olduğu bir ülke!) cinsel tacize uğradığı için şikayetçi olan 13 yaşındaki bir çocuğun savcıya verdiği ifadeyi olduğu gibi okurlarınıza taşırsınız değil mi?
Bakalım “arkadaş” ne diyecek?
Şu satırları yazan da o:
“Dün sabahtan itibaren iki ayrı sorgulama ile karşılaştık.
Biri içerden geliyordu.
Bazı okurlarımız, Antalya Cezaevi’ndeki Alman gencin konuşmasında yer alan bazı ifadelerden rahatsız olmuşlardı.
Haklı da olabilirler.
Ancak bizim amacımız, içerdeki çocuğun hissettiklerini onun ağzından aktarmaktı.

Nitekim bugün de olayın öteki tarafındaki kişiyi, 13 yaşındaki İngiliz kızın ifadelerini aktarıyoruz.”
“Haklı da olabilirler”miş…
Bakın kendisi de söylüyor zaten: “içerdeki çocuğun”.
Üstüne bir de dışarıdaki hepten çocuğun hikayesini ekleyin…
Yani yapılan yayın, la mı cimi yok, “çocuk pornosu” sınıfına girmektedir.
Şimdi de gelelim “çağrı” faslına:
13 yaşındaki ve 17 yaşındaki çocukların aileleri çocuklarının konu edildiği bu yayından dolayı gazetenin peşine düşmelidirler.
Bu suçu Batı’da bir gazete işlese mahkemeden öyle yüklü bir tazminat çıkar ki söz konusu gazete –inanın- pantolonunu bile kurtaramaz…
Duruşması yasa gereği kapalı olması gereken bir davada davacı konumunda olan 13 yaşındaki çocuğun savcılığa verdiği ifadeyi gazeteye ulaştıran –her kimse- kişi hakkında savcılık derhal soruşturma açmalıdır.
Bu işlerde yetkili kim ise, söz konusu gazeteye “çocuk pornosu” niteliği taşıyan yayınından dolayı –bir şeyler- yapmalıdır.
Ve tabii Hürriyet gazetesi okurları da bu arada, kendilerini bu utanmaz yayınla karşı karşıya bıraktığı için gazetelerini topa tutmayı ihmal etmemelidirler.
Kürşat Bumin - Yeni Şafak

Hiç yorum yok: